Quantcast
Channel: Al Jazeera Turk - Ortadoğu, Kafkasya, Balkanlar, Türkiye ve çevresindeki bölgeden son dakika haberleri ve analizler - Görüş
Viewing all articles
Browse latest Browse all 406

Referandum sonrası CHP

$
0
0
16 Nisan referandumundan çıkan sonuçlar, CHP için büyük bir fırsat yarattı. Önümüzdeki dönemde CHP için öncelikli görev, çoğunluğu kendi tarafında bırakacak bir toplumsal/siyasal bölünmenin parametrelerini oluşturmak.

"Cumhuriyet Halk Partisi'nin esas düşünce ve dileği, vatandaşları her türlü ayrılıktan korumak, onları, kendileri ve büyük Türk ulusu için faydalı kılmaktır."

Bu sözler, CHP'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün partisinin 4. Kurultayı’nı açış konuşmasından. Bu konuşmadan 82 yıl sonra CHP tekrar "vatandaşları her türlü ayrılıktan korumak" ve onları kendileri ve ulusumuz için faydalı kılmak sorumluluğuyla karşı karşıya.

16 Nisan referandumundan çıkan sonuçlar, CHP için hem büyük bir fırsat yarattı hem de CHP'ye büyük bir görev yükledi. Sosyal demokratların 2019 seçimlerini kazanması mümkün ancak bunu başaracak bir parti hüviyeti kazanmak için CHP'nin yapması gereken önemli ödevleri var.

Protesto yerine empati ve ikna

İlk olarak, referandumda CHP için diğer partiler ve onların seçmenleriyle kurulan ilişkiyle ilgili önemli bir ders var. Referandum süreci CHP için bu ilişkide tek yolun protesto olmadığını; empati kurmak ve ikna etmeye dayalı bir stratejinin daha etkili bir yol olduğunu açıklıkla gösterdi. CHP ile iktidar partisi arasındaki ilişkiyi belirleyen temek faktör, çok uzun süredir iktidar rekabeti olmaktan çıkmıştı. CHP'nin hakim partiye karşı bir protesto hareketi niteliği daha belirgin hale gelmişti.

Referandumda öne çıktığını belirttiğimiz empati ve ikna sürecine daha yakın planda bakmak gerekiyor. Empati yaygın kullanımda olduğu gibi salt kendini diğerinin yerine koyma olarak anlaşılmamalı. Empati, diğerinin koşullarını (sınıf, kimlik, gelenek vb.) göz önünde bulundurarak kendini onun yerine koymak olarak düşünülmeli. Yani bir CHP'linin kendini AK Parti’li yerine koyması için onun sınıfsal ya da kültürel konumunu göz önünde bulundurması gerekli. "Onun yerinde ben olsam" değil, "onun koşulları içinde davransam"şeklinde bir bakış gerekiyor. Bu durum da karşı tarafın bakış açısına ve zihniyetine dönük saygı ve anlama gayretini beraberinde getiriyor. Bu gerçekleştikten sonra rakip partiyi protesto etmek yerine karşındakileri savunduğun fikrin daha güçlü olduğuna ikna gayreti öne çıkıyor. Birçok il ve ilçe merkezinde bu ikna gayretinin sonucu olarak AK Parti seçmenlerinin bir kısmının hayır oyu kullandığını hatırlatalım.

Protesto ve ikna tabii ki bir arada var olabilir. Ancak geniş bir seçmen çoğunluğu üzerinde başarılı olması için, iktidarın topyekun bir çöküş yaşaması gerekiyor. İşlerin olağan akışında gittiği bir dönemde protesto ve ikna bir arada yürümüyor. İkisinden birini tercih etmek gerekiyor. "Protesto yoluyla kendi tabanını pekiştirmek mi"öncelikli yoksa "ikna yoluyla rakip partinin seçmenlerinden destek almak mı?" CHP referandumda ikinci yolu tercih etti. Bunu ne kadar sürdürebileceğini zaman gösterecek.

CHP büyükşehirlerdeki ‘hayır’ı nasıl okumalı?

Referandumun en çarpıcı sonuçlarından biri de, büyükşehirlerin çok önemli bir kısmından hayır oyu çıkmasıydı. Türkiye'nin önemli imalat sanayi ve turizm merkezlerinin ‘hayır’ demiş olması çok önemli. Bu şehirler eğitim imkanlarının en yaygın olduğu, dünyayla ilişki ve etkileşime en açık bölgeler. Bu bölgelerden hayır oyu çıkması CHP için ümit verici.

Ancak bu sonuçları Türkiye'de "eğitimli, iyi yetişmiş kesim ‘hayır’ dedi" ve "taşralı, iyi eğitim almamış kesim ‘evet’ dedi" diye okumak yanlış olur. Bir kere seçmenin içinde bir kesimin diğer kesimden üstün olduğu ya da bir kesimin oyunun daha değerli olduğu varsayımı doğru değil. Demokrasi, herkesin oyunun eşit olduğu ve seçmenler arasında bir hiyerarşi bulunmayan bir rejim.

CHP için avantaj olarak belirttiğim mesele ise şu: Zaman, CHP'nin ve hayır cephesinin lehine gelişecek. Çünkü büyükşehirler ve buralardaki eğitimli genç nüfus, Türkiye'de siyasal kanaatlerin oluşmasında her zaman daha etkili oldu. Türkiye'nin üretim, finans, eğitim ve iletişim merkezlerinde güçlü olan fikir uzun dönemde hakim fikir konumuna gelmek için daha avantajlıdır. Geçmişte Türk siyasal yaşamında yeni fikirlerle çoğunluğu sağlamış hareketler hep bu yolu izlediler. Demokrat Parti'nin başarısı da, Ecevit hareketinin yükselişi de hep önemli üretim ve ticaret merkezlerinden başlayarak yurdun geneline yayıldı.

Sivil toplumla birlikte çalışan bir parti yapılanmasına geçiş

Yeni dönemde CHP'nin enerjisini vermesi gereken bir diğer mesele de siyasal yaşamı düzenleyen temel kurallar olan Seçim Kanunu ve Siyasal Partiler Kanunu'nda yapılacak değişikliklerle ilgili. Başkanlık sistemi başkanın meclis üzerinde kontrol sağlamasına imkan verecek bir seçim ve parti sistemiyle yürütülürse, kuvvetler ayrılığından eser kalmaz. Bu nedenle seçim ve siyasal partiler kanunlarında yapılacak değişiklikler neredeyse anayasa değişikliği kadar önemli.

Önemli meseleler şu başlıklarla sıralanabilir: Barajın düşürülmesi, aday tespit yöntemlerinin demokratikleştirilmesi, tercihli oya geçiş, siyasetin finansmanın şeffaflaşması ve üyelerin maddi katkısının arttırılması, partilerin yerel teşkilatlarının merkez karşısında güçlendirilmesi ama en önemlisi sivil toplumla birlikte çalışan bir parti yapılanmasına geçiş. Bu yönde bir değişim gerçekleştirilmeden, başkanlık sisteminin demokratik bir işleyiş getirmesi mümkün olmayacaktır. Hali hazırdaki mevzuat çok parçalı parlamento düzeninde siyasal istikrar gerekçesiyle temsilde adaletin görmezden gelinmesinin bir sonucu. Bunun yanında hükümetin meclisin içinden çıktığı çok partili bir parlamentoda, siyasi istikrarın güçlü parti genel başkanları yoluyla sağlanabileceği fikri uzun süre ülkemizde egemen oldu. Yeni sistemde bu düşüncelerin bir geçerliliği yok. İşleyen bir sistem ancak partilerin lider partisi olmaktan çıkarılmasıyla ve meclis seçiminde adaletin sağlanmasıyla mümkün. CHP bu durumun farkında olarak 2019'a hazırlanmalı. Seçimlerin erkene alınma ihtimali CHP'nin elini çabuk tutması gereğini hatırlatıyor.

Bunun yanında CHP'nin hızla kendi içinde bir tartışma yaşaması da şaşırtıcı olmayacaktır. Ancak bir konuyu hatırlatmak gerekiyor. Başkanlık sisteminde CHP'nin başında kimin olacağı çok da önemli bir sorun değil. CHP başkanlık seçiminde de İstanbul, Ankara gibi büyükşehir belediye seçimlerinde genel başkanın tercihlerine göre kararlar almayacaktır. CHP için yönetimin değil, tabanın ve genel kamuoyunun öne çıktığı bir dönem olacağını öngörebiliriz. Öyle ki bu aşamadan sonra CHP'nin meselesi genel başkanın kim olacağı kesinlikle değil. CHP için öncelikli görev, çoğunluğu kendi tarafında bırakacak bir toplumsal/siyasal bölünmenin parametrelerini oluşturmak. Ayrıca yine bu çerçevede iktidar denetimindeki medya karşısında kendi örgütüyle mesajlarını seçmenlerine ulaştıracak bir örgütsel yapılanmayı gerçekleştirmek. Seçim coğrafyasına bakınca İç Anadolu ve Karadeniz'de CHP'nin örgütsel zafiyeti bulunmasa hayırın çok daha güçlü olacağını öngörebiliriz.

Özetle CHP ideoloji, ilkeler, program, örgütsel yapılanma gibi konulara kafa yormalı. Yönetimin başarılı olmadığını söylemek için allame olmaya gerek yok. Ama "yönetim değişirse CHP uçar" kolaycılığı da çocukça. Yönetme iddiasındakiler ideoloji, ilke, program ve örgüt meselelerinde ne diyorlar? Neyi farklı yapacaklar? Önemli olan bu. Siyasette temel olan fikirdir. Parti de lider de fikrin arkasına koşulur. Güçlü ve haklı fikir CHP'nin arayışının temeli olmalı.

CHP penceresinden bakınca karamsar olmak için hiçbir neden yok. Klasik %30 sol - %70 sağ anlatısının anlamsızlaştığı ve CHP'nin çoğunluk adına konuşmasının mümkün olduğu bir dönem başlıyor. CHP'liler kendini yalnız hissetmemeli.

Siyaset son aşamada ittifak kurma sanatıdır. Güçlü ittifak kurabilmenin yegane yolu da muhataplarınıza ve seçmenlerinize güçlü olduğunuzun mesajını verebilmektir. Troçki'nin ünlü altın formülünü hatırlatalım: "En güçlü olan her zaman kendine müttefik bulur". İki turlu seçimin doğası gereği, CHP iki alternatiften biri durumunda. Bu gerçeği çok geç olmadan fark etmek ve 2019'a hazırlanmak, CHP'liler için en büyük sorumluluk.

Doç. Dr. Yunus Emre, İstanbul Kültür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi. Ayrıca Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Üyesi, Toplumcu Düşünce Enstitüsü Kurucu Üyesi ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Gençlik Kolları Eski Genel Başkanı.

Twitter'dan takip edin: @yunusemre

Bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve Al Jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

CHP iptal başvurusunu yaptı
Kılıçdaroğlu: Bu seçimi tanımıyoruz
Primary Topic: 
CHP
Konular: Türkiye, Siyaset, CHP, Yeni Anayasa

Viewing all articles
Browse latest Browse all 406

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue