Quantcast
Channel: Al Jazeera Turk - Ortadoğu, Kafkasya, Balkanlar, Türkiye ve çevresindeki bölgeden son dakika haberleri ve analizler - Görüş
Viewing all articles
Browse latest Browse all 406

Uzlaşı hükümeti Libya’ya istikrar getirecek mi?

$
0
0
"Libya'da yeni kurulan uzlaşı hükümetinin ülkeye istikrar getirip getirmeyeceği çok fazla değişkene bağlı. Öte yandan ülkedeki IŞİD varlığı ve mülteci sorunu da Avrupa’yı ve uluslararası güvenliği tehdit eden ve acilen müdahale gerektiren durumlar olarak görülüyor." Levent Baştürk Al Jazeera için yazdı.

Libyalılar beş yıl önce acımasız bir otoriter rejimi devirmeyi başardılar. Ancak onun yerine hukukun üstünlüğüne dayalı yeni bir siyasi rejim inşa etmeyi başaramadılar. Bu başarısızlığın en büyük sebeplerinden biri, 42 yıllık Kaddafi diktatörlüğünün geriye bıraktığı, hiçbir devlet kurumsallaşmasının olmadığı yıkıcı miras.

Bugün düşkün bir devlet konumundaki Libya’nın karşı karşıya olduğu onlarca sorundan özellikle iki tanesi gündemi meşgul ediyor. Birincisi, içinde bulunulan genel istikrarsızlık ve asayişsizlik ortamında ülkeyi temsil ettiği iddiasıyla iki hükümet ve parlamentonun ülkenin batısında ve doğusunda faaliyette olmaları. İşin daha da ilginci, bu ikisinin katıldığı bir anlaşma süreci sonucunda oluşan Milli Uzlaşı Hükümeti (MUH), yeni bir hükümetin daha ortaya çıkmasını sağladı. İkincisi ise, 2011’de olduğu gibi, Libya’ya yönelik yeni bir dış müdahalenin olacağına artık kesin gözüyle bakılması. ABD, Birleşik Krallık, Fransa ve İtalya bu müdahalenin içinde yer alacaklar. Bunun yanı sıra Mısır, Tunus ve Cezayir gibi bölge ülkelerinin de dahil olması bekleniyor.


Yukarıda sözünü ettiğimiz ‘iki hükümetin varlığı’ aslında muhtemel müdahaleye en fazla katkıda bulunan faktörlerden biri. Hükümetler arasında yaşanan iç savaş durumunun ülkede neden olduğu istikrarsızlık ve güvenlik boşluğundan yararlanan DAEŞ, Derna, Bingazi, Sirte ve çeşitli yerlerde örgütlenme ve kontrolü ele geçirme imkânı buldu. Yine otorite boşluğu nedeniyle kaçakçılar Afrika’dan Avrupa’ya göç güzergâhı olarak Libya’yı öncelikli yer olarak seçtiler.

Kısaca, DAEŞ’in Libya’daki varlığı ve mülteci sorunu Avrupa’yı ve uluslararası güvenliği tehdit eden ve acilen müdahale gerektiren durumlar olarak görülüyor. Ancak müdahale davetini yapması için, Birleşmiş Milletler (BM) aracılığıyla yürütülen görüşmelerin bir uzlaşı hükümetiyle neticelenmesi bekleniyordu.

Lakin yabancı aktörler halihazırda Libya içinde bazı askeri eylemlere girişmiş durumdalar. Sıklıkla olmasa da, belli hedeflere hava saldırıları düzenliyorlar. Ayrıca oldukça sınırlı sayıda yabancı asker de şu anda danışman ve eğitimci statüsünde Libya topraklarında. Amerikan, İngiliz ve Fransız özel timleri, yerel müttefikleriyle birlikte belli hedeflere gizli operasyonlar düzenliyor ve gözetim uçakları Libya semalarında keşif uçuşları yapıyor. İngiltere’den havalanan Amerikan F-15E saldırı uçağı belli hedefleri vurduğu gibi Amerikan özel timleri de şu ana kadar iki Libyalıyı kaçırarak yargılanmaları için ABD’ye getirdi. Şubat ayı içinde İtalya, Sicilya’daki hava üslerini ABD’nin kullanımı için onayladı.

Meşruluk unsuru

Bu tablo aslında bize, yabancı aktörlerin müdahale için mutlaka davet almaları gerektiğine inanmadıklarını gösteriyor. Paris terör saldırılarının ardından BM’nin aldığı kararın Libya’ya askeri müdahale için kendilerine imkân sağladığını düşünüyorlar. Ancak yapılacak bir müdahalenin aynı zamanda Libya’ya şekil verme girişimi olacağı aşikâr. Dolayısıyla Libyalılar açısından meşruluk unsurunun sağlanması için davet önem taşıyor.

Bugün için yürütülen hazırlıklara baktığımızda, dış müdahale için davet çıkmaması durumunda bile müdahale planını uygulamaya koyma çalışmalarının başlamış olduğunu görüyoruz. Ancak her halükarda müdahalede yerel unsurların dışlanması düşünülmüyor. Müzakere sürecine destek veren gruplarla ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla bu gruplara askeri eğitimciler, özel harekât ekipleri ve danışmanlar gönderiliyor. Misrata’da Amerikan ve İngiliz ekiplerinin bulunması, Tunus’taki Libya askeri birimlerini İngilizlerin eğitmesi, Tobruk’taki Amerikan timleri ve Halife Hafter’e yardım için gönderilen Fransız özel timleri bu durumun örnekleri olarak karşımıza çıkıyor.

Kısaca, müdahale kapsamında bir ‘B Planı’nın varlığından söz edebiliriz. B Planı kapsamında bizzat yerel güçlerle (belediye konseyleri, kabileler, MUH’ye destek veren milis güçler vb.) birlikte hareket etmekle yetineceklerdir.

Tobruk Temsilciler Meclisi (TM) üyelerinin çoğunluğunun tehditlere rağmen MUH için olumlu oy kullanması, TM üyelerinin General Hafter’in esiri olmadıklarını gösterdi. Hafter’in hâlâ Tobruk hükümetinin askeri güçlerinin başı olması, eski popülerliğini koruması sayesinde de değil. Tobruk’taki hassas dengeler, onun uzlaşı sürecinde saf dışı edilmesi çabalarına engel oldu. Ancak Hafter kalan etki gücünü MUH’yi sekteye uğratmak için kullanıyor. Dokuz kişilik yeni başkanlık konseyinin Hafter’e yakın olan iki üyesinin çekilmesi bunun delili.

Hafter'in itibar kaybı

Lakin Onur Operasyonu başladığı zamandan bu yana Hafter’in Bingazi bölgesinde ciddi bir itibar kaybına uğradığı görülüyor. Hafter yeni siyasi denklemde saf dışı edilemedi ama MUH’nin Savunma Bakanlığı'na El-Mehdi el-Bergasi’nin getirilmesi onun istemediği bir gelişme oldu. 204. Tank Tugayı'nın komutanı olan Albay El-Bergasi, Bingazi bölgesinin güçlü kabilelerinden Avakir’e mensup ve MUH’yi destekleyen Müslüman Kardeşler’in de desteğine sahip. Hafter’in, güçlü milis kuvvetlerinden Petrol Tesisleri Muhafızları'nın komutanı İbrahim Cedren’le de ilişkileri bozuk. Hafter, kendisini yolsuzluk ve güç istismarıyla suçlayan eski sözcüsü Mohammed El-Hicazi’yi de tehdit etmiş; bunun üzerine Hicazi'nin mensubu olduğu Derse kabilesi eski sözcüye desteğini açıklamıştı. Öte yandan Hafter’in Albay Faraj El-Barasi’yle de çatışma içinde olması yüzünden El-Barasa kabilesiyle de ilişkileri sorunlu.


Hafter’in ülke dışından aldığı destek de geçmişe göre hayli azalmış durumda. BM öncülüğünde yürütülen MUH müzakere sürecini Mısır’ın desteklemesi, Hafter’in askeri açıdan en önemli dış desteğini kaybetmesine neden oldu. Hafter’in ABD’yle geçmişteki derin bağları malum. Şubat ve Mayıs 2014’te Müslüman Kardeşler ve müttefiklerine karşı çıkış yaptığında ABD'den kısmi destek görmüştü. Ancak Hafter genelde Batılılardan umduğu desteği bulamadı ve uğradığı hayal kırıklığı nedeniyle Rusya’yı Libya’ya müdahaleye çağırdı. Ayrıca ABD’nin desteklediği uzlaşma sürecinin karşısında yer alarak sorun kaynağı oldu.

Fransa’nın Libya’ya müdahale konusunda ABD’den daha ısrarlı bir tutum içinde olduğu biliniyor. Dolayısıyla, Hafter’in anlaşmayı geciktiren uzlaşma karşıtı tavırları Fransa tarafından hoş karşılanmadı. Le Monde gazetesinin sızdırmış olduğu Fransız özel timlerinin Hafter’in yanında olduğu haberi, Hafter’e verilen desteğin ifadesi olmaktan ziyade, beklenen müdahaleye zemin hazırlamak için atılan adımlardan biri olarak görülmeli. Ayrıca, Misrata milislerinin yanında bulunan Amerikan ve İngiliz özel timlerinin varlığına karşılık Hafter’in yanına da Fransızların gönderilmesi bir denge gözetildiği imajı veriyor.

Kaygan siyasi zemin

MUH’nin geleceği ve ülke istikrarı üzerindeki muhtemel etkisi hakkında şimdiden kesinlik içerecek şekilde konuşmak hayli güç. Libya, birlikte ölüme gitmek pahasına kurulan ittifakların, değişen şartlara göre iki yıldan kısa bir süre içinde çözüldüğü ve yeni ittifakların oluştuğu oldukça kaygan bir siyasi zemine sahip. Ülkenin üç ayrı bölgesinden farklı çıkarları temsil eden kesimlerin uzlaşı hükümeti olarak ortaya çıkan yeni yapının ilk önemli deneyimini belki de DAEŞ’e karşı yapılan mücadele oluşturacak. Ancak hiçbir siyasi kurumsallaşmanın kök salmamış olduğu Libya’da DAEŞ’e karşı mücadelede dışarıdan müdahil güçlerin nasıl bir rol üstleneceği ve yerel unsurlarla nasıl bir rol paylaşımı yapacağı bu açıdan oldukça önemli. Dolayısıyla, olası bir müdahalenin tarafı olan ülkelerin,  yeni kurumların oluşturulması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması açısından daha uzun süreli taahhütlerin altına girmeleri şart. Kısaca, uzlaşı hükümetinin Libya’ya istikrar getirip getirmeyeceği çok fazla değişkene bağlı bir durum.

Libya’daki yeni duruma Türkiye açısından baktığımızda şunu söylememiz mümkün: MUH ile ortaya çıkan yeni durum, Trablus ve Tobruk meclisleri ve hükümetleri dönemindeki kadar kötü olmayacaktır. Türkiye son 1,5 yıllık dönemde Tobruk hükümetini tanıyan, fakat Trablus hükümetini destekleyen taraf olma gibi eşi zor görülecek bir ikilem yaşadı. Öyle ki, resmi olarak tanıdığı hükümet, Türkiye’yi düşman ilan edecek kadar ileri gitti. MUH, tamamı öyle olmasa da, Türkiye’ye yakın ve birlikte çalışmak isteyen unsurları da içeriyor. Müslüman Kardeşler'in ve Misratalı grupların MUH içinde yer almaları, gelecekteki Türkiye-Libya ilişkileri açısından oldukça olumlu bir durum. Geçmiş dönemde Libya’da Türkiye’ye yönelik en büyük eleştiri, Ankara'nın ülkedeki siyasi oluşumlardan birine diğerlerine oranla daha fazla değer verdiği hususuydu. Yeni dönemde, Türkiye’nin benzer bir algıya yol açmaması için biraz daha dikkatli hareket etmesi gerekiyor.

Levent Baştürk, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi ve araştırmacı-yazar. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Pittsburgh ve Denver Üniversitelerinde Uluslararası İlişkiler ve Mukayeseli Siyaset dallarında lisans üstü çalışmalar yaptı. ABD ve Türkiye’de çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde, Türk siyaseti ve uluslararası ilişkiler konularında yazıları yayımlandı. Halen Dünya Bülteni Haber Portalı için çalışıyor.

Twitter'dan takip edin: @leventbasturk

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Al Jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Libya anlaşmasına BM desteği
Libya'da saldırı: 65 ölü
Primary Topic: 
Libya
Konular Libya, Halife Hafter, IŞİD
Amerika Birleşik Devletleri
39° 1' 39.7884" N, 35° 17' 17.1096" E

Viewing all articles
Browse latest Browse all 406

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue